1800 Kalori

Bugün T.C. Sağlık Bakanlığı Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Diyet Bölümünde randevum vardı.
Aynı zamanda Sağlık Çalışanları GREVİ de var olduğundan gitmeden önce Hastaneyi arayıp Grev olup olmadığını ve çalışıp çalışmadıklarını sordum. Grev yokmuş, çok güzel, gidebilirim dedim, kendi kendime.



Bir heyecan, bir heyecan, diyetisyenin karşısına çıkacağız, aman siyah mı giyelim zayıf görünmek için, ne yapalım :)))

İçeri girdim, adım soruldu ama listede bulunamadı, randevuyu nereden aldığım soruldu, İç Hastalıkları Sekreterliğinden dedim, randevu kağıdım istendi, kağıdı verirken 28 Aralık Çarşamba yazdığını gördüm, bugün 21 Aralık, tam bir hafta önce gelmişim. Demek ki ne kadar çok istiyorum diyete başlamayı :))

Diyetisyen hanım sağolsun, gelmişken bakalım dedi. Sevindim. Nerede oturayım dedim. Masasının karşısındaki büyük deri sandelyeyi gösterdi. Aferin ama, sandalyeleri özellikle çok büyük olanını tercih etmişler. Bizim gibi kilolu ve obez olanların her sandalyeye sığamadıklarını ve dar sandalyelerden nefret ettiklerini biliyorlar sanırım.

Neyse oturdum, paltomu kucağıma aldım, elimdeki çantamı masanın üstüne, bilgisayarın arkasına koydum.
İç Hastalıklarında yapılan tahlil sonuçlarını göstereyim mi dedim? Tahlil sonuçlarına baktı, kolesterol ve şeker seviyeniz çok güzel, bir sorun yok dedi.

Sonra, size bir diyet listesi vereceğim dedi. Masanın sağ tarafındaki plastik telli dosyaların arasından daha önceden hazırlanmış 3-4 sayfa diyet listesini çıkardı. Ben dayanamadım söylenmeye başladım. Aslında kolay kolay söylenmem, terslenmem. Ne olduysa :((

Adımı sordunuz sadece, yaşımı, boyumu, kilomu, mesleğimi, beslenme alışkanlığımı vs. hiç bir şey sormadan hemen liste çıkarıyorsunuz. Bari yalandan da olsa bunları sorun, bilgisayara işleyin de aynı listeyi yazıcıdan falan çıkarın dedim. Diyestisyen şaşırdı, biz her gelenle böyle sorun yaşıyoruz dedi.

Elimizde gerekli malzememiz yok, siz boy kilo endeksi ve gerekli zayıflama vs. ölçüm vs olan bir obezite, zayıflama merkezi olan bir hastaneye gitmelisiniz. Onlar sizi çok daha iyi takip ederler. Bize verilen imkanlar bu kadar ... dedi . Güler misin, ağlar mısın?

Neresi peki orası, hangi hastanede var? Siz araştırıp bulacaksınız, bilmiyorum. Adını bile söylemiyor....
Moralim sıfır, bakın dedim, ben hastanelere 4-5 yılda bir giderim, bu böyle olmaz, başhekimle mi konuşalım, ne yapalım. Baktım tartışma olacak. ve yararı olmayacak, sustum. Önündeki listeye bir şeyler yazmaya ve bir şeyler anlatmaya başladı.

Ben off durumdaydım ve sessizce bekliyordum, fişi çekmiştim yani. Sadece, sizin çok canınız sıkılıyordur burada dedim, neden dediysem.... hakaret etmeyin dedi. Ben de 40 yaşındayım şu ana kadar kimseye hakaret etmedim dedim. Ben öyle algılıyorum dedi. Ben öyle değil dedim, sustum. O tekrar bir şeyler demeye, diyet listesini açıklamaya devam etti. Kusura bakmayın dedim ve çıktım.

Moral sıfır, ne umdum ne buldum....
Sonra dedim kendi kendime, sen ye ye şişmanla, sonra milletten diyet listesi vs. diye eline 1800 kalorilik diyet listesi diye bir kağıt sıkıştırsınlar.... Suç senin, sen obez ol, sonra milletten medet um. Suç benimdi.

Halbuki ben tüm tahlillerim yapılır, beslenme alışkanlıklarım kontrol edilir, yaşam aralığım ve saatlerim incelenir ve nerede yanlışlar yapmışım tespit edilir. İşte, vücut yağ, kas, su oranları çıkartılır, bir kenara yazılır, 15 gün sonra gelin bakalım neler olmuş, falan filan yani gözümde bildiğiniz ana sınıfı itinasında bir yer hayal etmiştim....

Öğrencinin öğretmenini sevmesi başarısında çok önemli bir faktördür.
Obezlerin diyetisyenlerini sevmesi de kilo vermelerindeki kilit noktadır.
Her diyetisyen karşısındaki obezlere en ince şekilde davranmalıdır, kırmadan.
Gerekirse diyetisyen yanında psikolog eşliğinde, gerekli telkinler, moral motivasyonlar verilmelidir....

Çok mu abarttım....?

İşte böyle, ne umdum, ne buldum?
Ben şimdi ne yapacağım, nereye gideceğim?

Karnım acıktı....